BİRİKENLER…

Menü İçeriğe geç
  • Ana Sayfa
  • Hakkında
  • Ayten Alkan

Kategori: GEZİ DİRENİŞİ / GEZİ RESISTANCE

16 Kas 201531 Oca 2018 Ayten Alkan

Another Brick in the Barricade: The Gezi Resistance and Its Aftermath

29 Eki 201410 Şub 2018 Ayten Alkan

Yerel Özerklik Tartışmalarının Prizması Olarak Gezi Direnişi Süreci

22 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

Bu Eylül Bi Harika Dostum!

19 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

Steril Bir Orta Sınıf Hayatından Haziran Direnişine ve Forumlara

11 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

“Toplumsal Dönüşümler Ne Suçla Ne de Güçle Bastırılabilir”

7 Eyl 201321 Mar 2019 Ayten Alkan

“Ben Eylül, Sen Haziran!”

5 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

BİR AŞK HİKÂYESİNDEN FRAGMANLAR

5 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

KENDİMİZİ GÖRMEYE… PARKLARA… -II-

5 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

KENDİMİZİ GÖRMEYE… PARKLARA… -I-

5 Eyl 201310 Şub 2018 Ayten Alkan

KENDİMİ GÖRMEYE PARKLARA GİDİYORUM

Kategoriler

  • AKADEMİK ÇALIŞMALAR (41)
    • CİNS CİNS MEKÂN (5)
    • FEMİNİST TEORİ – CİNSİYET ÇALIŞMALARI / FEMINIST THEORY – GENDER STUDIES (21)
    • ŞEHİRCİLİK – MEKÂN ÇALIŞMALARI / URBAN STUDIES (24)
  • BAŞKA HAYVANLAR / NON-HUMAN ANIMALS (14)
  • DİĞER (2)
  • EV – KONUT (4)
  • GAZETE-DERGİ YAZILARI, SÖYLEŞİ, GÖRÜŞ (19)
  • GEZİ DİRENİŞİ / GEZİ RESISTANCE (10)
  • KİTAP (14)
  • REHBER KİTAPÇIKLAR (4)
  • RUHUN GIDASI / FOR HEART AND SOUL (14)
  • TERCÜME (8)
  • Yoga (2)
  • ŞEHRİN MÜZİĞİ VE MÜZİĞİN ŞEHRİ (4)
  • İSTANBUL: YAVAŞLA! (5)

Son Yazılar

  • Türcü Tarih Yazımı: Şehrin İnşası
  • “Mekan, Demokrasi, Cinsiyet” Söyleşisi
  • Lâmekân
  • Şehir ve Hayvan
  • Firari Kocalar
  • Yerel Yönetimler ve Cinsiyet: Kadınların Kentte Görünmez Varlığı
  • Kayıp Azınlıkların İzinde
  • Hayvan Olmak Neye Benzer?*
  • Hayvan Kuramı -Eleştirel Bir Giriş-
  • 29. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumunun Ardından
  • Liberalizmin Tuzağına Düşmek
  • Üsküp’ün ‘Ghetto Nouvo’su
  • “Cumhuriyet Kadını” Neyin Örtüsü?
  • Kıstırılıp Kaldığımız Yerler
  • Feminist Deyince Aklınıza Gelen İlk İsim…

Facebook

Facebook

Instagram

Güçlü'nün hikâyesini bir süre önce paylaşmıştım. Güçlü'ye hâlâ yuva arıyorum. Onun sümüğünden, hapşırmasından, tıksırmasından rahatsız olmayacak, durumu ağırlaştığında antibiyotik tedavisine götürebilecek, ona çok ihtiyaç duyduğu sevgiyi verebilecek iyi kalpli bir insan arıyorum. Hali çok üzücü, çünkü evde olmak istediği çok açık. Sürekli olarak balkona geliyor, sokakta beni gördüğünde tanıyıp peşimden geliyor, apartmana girmeye çalışıyor. Ve ben onu içeri alamıyorum....
Şans, talih, kader, kısmet...
Binlerce yıldır bedenini, emeğini, hayatını, doğurganlığını sömürdüğümüz milyarlarca canlının anısı önünde mahcubiyetle...
Yarım yüzyılı deviriyorum. Sanıyorum edindiğim en önemli bilgi insanlara ve insanlar için verilen emeğin pek az bir karşılığı varken, insan harici aleme verilen emeğin hayatta kalmak, hayata tutunmak gibi kritik bir sonuçla cisimlendiği. En güçsüzleri, atık ve fazlalık olarak görülenleri, kaderine terk edilenleri, ıskartaya çıkarılanları koruyup kollamaya çalışan sevgi, merhamet ve adanmışlık dolu bazı insanlar tanıyorum. Dünya ortasından çat diye yarılmıyorsa bu gibi insanlar sayesinde biraz bence.
Ev arkadaşlarımdan biri 27 Nisan Çarşamba sabahından bu yana kayıp. Fotoğraflardaki siyah-beyaz arkadaş. Adı Mürdüm. Özellikle bir kadın sesinin adıyla seslenmesine duyarlı olabilir. Dişi. 8 aylık ama minyon bir kedi. Ameliyatlı ve ameliyat yerindeki tüyler henüz tam olarak uzamış değil, biraz da mavi ilaç lekesi var ameliyat yerinde. Karşıyaka Tower / Ziya Gökalp Kültür Merkezi civarında kayboldu.
Paha biçilmez...
İnsanın bakış açısına göre "güzel" bunca kedi arasında şansının çok düşük olduğunu biliyorum. İşte o minik şansın sınırlarını zorlamak istedim. Yaklaşık olarak 2 aydır sağlığına kavuşması için uğraşıyorum ve çok yol kat ettik. Adını Güçlü koydum, çünkü gerçekten çok güçlü, onca sağlık sorununa rağmen direnmiş ve yaşamış. Onu bir arabanın altında bir gözü kapalı ağzı burnu akarken buldum. Kirpikleri ters dönmüş ve göz kapaklarından ameliyat geçirdi. Üst solunum yolu enfeksiyonu vardı ve enfeksiyonu epey azaldı. Fakat o virüslü bir kedi, asla tam anlamıyla iyileşmeyecek. Bağışıklığının güçlü kalması ve virüsle yaşaması gerekiyor. Nihayetinde de dişlerinin kendisi için sorun yaratan önemli bir bölümü çekildi. O yüzden artık kuru mama yemekte biraz zorlanacak. Sokakta bağışıklığının yeniden düşme ihtimali çok yüksek ve uygun yiyecek bulmakta zorlanacak. Evdeki kedi nüfusum çok yüksek ve virüs taşıyıcısı olduğu için aralarına alamıyorum. Tedavisi boyunca ayrı bir odada kaldı. Bir noktada evden atıldığı çok belli, çünkü çok sokulgan ve sıcakkanlı bir kedi. Erkek ve kısır. Taşıdığı virüs dolayısıyla evde tek kedi olması gerekiyor. Ona yuvasını açacak ve ömrünün geri kalanında ona özveriyle bakacak insanını arıyorum. Umut bu ya...
İki haftayı aşkın bir zaman önce, sokaktaki kedi arkadaşlardan birinin ağır hasta olduğunu fark ettim. Bazılarını kendi gayretlerimle yakalayıp veterinere götürebiliyorum ama bu arkadaşı yakalayamadım ve Karşıyaka Belediyesi mobil veteriner ekibinden destek istedim. Mobil veteriner ekibiyle birlikte yakaladık arkadaşı ve tedavi için yola çıktı. Arkasından ağladım. Ertesi gün, belediyenin tedavi merkezinde (nam-ı diğer Taypark) kalması gerektiğini söylediler. Kayıt numarasını aldım ve durumunu takip ettim düzenli olarak. Maalesef bugün onu kaybettiğimiz haberini aldım Taypark görevlilerinden. Ağır üst solunum yolu enfeksiyonu ve sistemik enfeksiyonlarını yenememiş bütün desteklere rağmen. Düşündüm sonra: İki hafta daha sokakta gezip dolansaydı yeşil sümükleri aka aka, daha mı iyi olurdu acaba onun için? Bakımevinde onlarca yaralı ve hasta hayvanın bağırtıları arasında kafeste tedavi görmek yerine? Ya da daha mı iyi oldu oraya gitmesi, son iki haftasını biraz ağrısız sızısız geçirmiştir belki de? Düşündüm: Kırk katır mı kırk satır mı? Düşündüm: Niye Despina'nın ölümünden daha az üzüldüm onun ölümüne? Biz insanlar neden bu kadar ayrımcıyız? "O"... Bir adı bile yok, bir fotoğrafı bile yok... Düşündüm: Bir adının, bir fotoğrafının olması "O"nun için neyi fark ettirirdi ki? Düşündüm: Yakınlık kurduklarımızın yasını daha derinden tutuyoruz elbet, ama ölen için bir şey fark ettirir mi arkasından yas tutulup tutulmadığı?
Güzel hafta olsun şu halde 🥰

ARA

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

Kategoriler

ARŞİV

Takip Edin

  • Instagram
  • Facebook
  • WordPress
WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
  • Takip Et Takip Ediliyor
    • BİRİKENLER...
    • Diğer 88 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • BİRİKENLER...
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle